Tarikatlar ve Cemaatler
Kula Kullar...

Tarikatlar ve Cemaatler
Kula Kullar...
Selam :)
Sayın Babacan'ın cemaatler ve tarikatlarla ilgili nasıl bir yapılanma ve oluşum projelendirdiklerini duyunca, biraz araştırma yaparak bu konu hakkında da bazı şeyler yazmaya karar verdim.

Tarikatlar ve cemaatler, Atatürk zamanından da bilirsiniz tamamen kapatılmakla ilgili olmuştur. Bu o zaman ve koşullar için tabiki en doğru karardı, ben hala aynı fikirdeyim, kapatılması gerekmektedir ancak buna giden yolları, tıpkı kürt etnik kökenli olan Türk vatandaşlarımıza yaptığımız şekilde bilgi ve aydınlatma ile yapmalıyız.
Cemaatler ve tarikatlarda, bir dine mensup olması ile bu dinin uygulama ve içeriklerini yaşatması şeklinde yapılanmalar meydana gelmektedir ve örnekle, bütün dinlerde olan tanrı inancını ele alarak ve bu inancı en çok yaşatan ve bilen kişilerini şeyhler, dervişler, ermişler şeklinde tanımlayarak, onlar dışındaki bireyleri, bu kişilerden sonra dini daha az anlayan, şeyhlerine göre tanrıya daha az yakın olan kişiler olarak açıklayarak onlara müritler yada kullar şeklinde isimler vermişlerdir...
Ve bu şekilde tarikatlar ve cemaatlerde dinler ve inançlar, hoca ve müritleri şeklinde yaşatılmaya başlanmıştır.
Buna göre hocaları ne söylerse cemaat ve tarikat yapılanmalarında müritleri koşulsuz ve şartsız olarak yapmak gibi bir durumun içerisine girmektedirler.

İşte bu durum insanın özgür düşünmesinin, ifade özgürlüğünün, kişilerin kendi kararları ile hayatını şekillendirmesinin ve daha sayabileceğimiz bir çok çağdaş ve medeni yaşam koşullarına ulaşmasının önünde çok büyük bir engeldir.
Bu durum obsedör bir yapılanmadır. Direk olarak iradi istek ve arzuları tamamen yok etmekle ilgilidir.
Yani bir insanın bir insana kul olması şeklindeki yapılanmalar tarikatlarda ve cemaatlerde mecburi bir şekilde yaşatılmaktadır.
Ve bu durum dinlere ve inançlara tamamen aykırıdır, hepsinde son peygamber vardır ve bütün şeyhleri ve hocaları onlara peygamberlik taslamaktadır. Oysaki peygamberlerinden sonra bütün insanlar tanrıya aynı yakınlıktadır.
Ve sonrasında birde bu durum, içeriğinde öyle tehlikeli sorunları ortaya çıkarmaktadır ki, bunlardan biride, Türkiye'den örnekle, laiklik ve cumhuriyet rejimine karşı çalışmalar içerisinde bulunmalarıdır.

Bu mesela, bir ajan olsun diyelim ve Türkiyede cumhuriyet rejimini yıkmak istesin ve ilk gideceği yerler tarikatlar ve cemaatler olarak, onların şeyhleri ve hocaları olur ve onları etkiledikleri, kandırdıkları, bir şekilde ikna ettikleri zaman bütün müritlerinide etkilemekle ilgili olacaklarından, birden ortaya binlerce yada yüzbinlerce cumhuriyet düşmanı olan tarikatlar ve cemaatler çıkacaktır.
Bu her konu için aynı şekilde sağlanabilir, şeyhi kandırdığın zaman buzdolabına düşman olması için, müritleride sorgusuz sualsiz buzdolabına düşman olmaktadırlar.
İşte fetö yapılanması, böyle meydana gelmiştir.
Aslında en başında masumane bir şekilde kendi dinini yaşamakla ilgili yapılanmış olabilirler, araştırmadım, gülen cemaati, sonrasında Amerika kaynaklı olarak Fettullah Gülen'le işbirliğinin yapılması ile cemaatine üye olan bütün müritleride doğal olarak Amerika'nın istediklerini yapan alanlar ve bireyler haline gelmiştir.
İşte cemaatlerin ve tarikatların en zararlı olabilen özelliklerinden biri budur.
Onların kula kul olmak, hocaların ve şeyhlerin her dediklerini yapmak ve uygulamak halleri, onları içerisinde bulundukları ülkeye düşman edecek hallere gelmelerine neden olabilmektedir.

Ve büyük bir çoğunluğunu, yalan ve yanlış olduğu halde Atatürk'e düşman etmek, laikliğe düşman etmek çok kolay bir hale gelmiştir.
Bu şekilde bir etkilenme içerisine girebilen cemaat ve tarikat liderleri, kendilerine sadık olan bütün müritlerinide etkileri altına aldıklarından, bu durum oldukça büyük tehlikeleri içerisinde barından bir ülke sorunu, ulus sorunu, millet sorunu ve Cumhuriyet sorunu olarak bilinmelidir.
Yoksa kendi kendine tanrıya inanan ve kendi bildiği gibi ibadetini yapan ve hiç bir şekilde başka birine kulluk etmeyen ve sadece kendi inandığı tanrısına bu şekilde bir inancı yaşatan ve kendi alanında, kendi evinde, kendi özel yaşamında bu inancını uygulama halinde olanlar, işte onlar gerçek anlamda zararsız bir şekilde dinlerini yaşamakla ilgili olanlardır ve onlara kimsenin ne laf etmesi nede onlarla ilgili bir sorun meydana getirmesi söz konusu olamaz.
Ancak başkasına kul olmak, sorgusuz ve sualsiz O'nun söylediklerini yapmak ve bu durumu, kendisininde tanrısı olmasına rağmen tanrı ile ilişkilendirerek bir durum içerisinde bulunmak, işte bu olay oldukça sorunlu ve tehlikeli ve yanlıştır.
Atatürk'ün yok etmek istediği şey budur, yoksa herkes tanrıya istediği gibi inanır, kimseye tanrıya inandığı için birşey yapılmaz şeklinde açıklamaları vardır.

Bir kere zaten böyle bir uygulama hali içerisinde olmasından dolayı, o cahil olmak, cahil kalmak, sorgulama ve zihinsel yükseklikten eksik olmak durumunda kalmaktadır ve onların kandırılması ve aldatılması çok kolay bir iş olarak ortaya çıkmaktadır ve Türkiye'ye düşmanlık besleyen bütün alanların ilk tercihide cemaatler ve tarikatlarla iş birliği içerisinde olmak olacaktır.
Yada kendi istedikleri şekilde cemaatler ve tarikatlar meydana getirerek sahte şeyhler ve hocalarla bir müritler topluluğu kurarak, milleti etkisi altına almaya çalışacaklardır.
Nitekim, ülkemizdeki bir çok tarikat ve cemaat yapılanması bu şekilde meydana gelmiştir.
Tarikat ve cemaat oluşumları, bireylerin özgürlüğünü tamamen yok eden ve onları kendilerine tutsak edecek şekilde bir yapılanmayı meydana getiren son derece yanlış alanlardır.
İşte bu durum içerisinde olan bütün müritlere, cemaat ve tarikat yapılanmaları üyelerine, bu hakikatlerin anlatılması ve onların bilgilendirilmesi, bu konuda etkili bir çözüm olacaktır.

Hiç bir şekilde din ile ilgili bir gruba ve alana bağlı olmadan tanrıya olan inancını kendi başına yaşamasının en doğru çözüm olacağını O'na anlatarak çözüme başlayabiliriz.
Örnekte verebiliriz, mesela peygamberlerinin hepsinin dağlarda çoban olması ve bu durumu yalnız yaşaması ve bu şekilde bu durumun en iyi olarak yaşatılacağı, yani çoban olarak değil yalnız olarak, örneğiyle yalnız yaşandığını ve bir gruba ve alana bağlılığın gereksiz olduğunu onlara anlatmalıyız.
Şeyhlerinde, hocalarında yanlışlar yapabileceğini ve onların kimi alanlar tarafından kullanılabileceğini ve bu şekilde bir durumla kendisininde bu yapılanma içerisinde bir piyon olabileceğini onlara açıklayabiliriz.
İşte bu süreçte, tamamen tarikat ve cemaat yapılanmalarını kapatmak yerine, onların vakıf haline gelmesini sağlayarak, ancak kesinlikle ve kesinlikle anayasanın ilk dört maddesine uygun olacak şekilde bir sadakatlik anlaşmasının yapılması ve içeriğindeki bütün bireylerin ve yapılanma ve çalışmaların buna uygun olacak şekilde sağlanması, bu konuda özel denetimlerin ve kontrollerin yapılması, cemaat ve tarikatlardan meydana gelmiş olan hiç bir oluşumun kesinlikle cumhuriyet rejimine karşı olacak şekilde bir çalışma içerisinde olmamasını sağlayarak ve oraların sürekli denetimlerini ve kontrollerini yaparak, dini yaymak ve misyonerlik ve cemaatlerine insan katmaya çalışmak gibi çalışmalarına engel olarak, bilgi ile ve açıklama ile içerisindeki bireylerin teker teker bu yapılanmadan ayrılması sürecine kadar bu bulduğunuz çözümü doğru buluyorum.
.jpg)
Ancak çok iyi bir denetim ve kontrol edilebilirlik, onların kimi alanlar tarafından kullanılmasının çok mümkün olması durumlarını da bilerek, buna görede yapılanmalar meydana getirerek, diyaneti yada benzer başka alanları bu şekilde yapılandırarak, insan haklarına ve ülkeye ve bütün topluma saygılı olacak şekilde yaşamalarını sağlayarak, konu ile ilgili sorunların çoğunu yok etmiş oluruz.
Bununla ilgili bütün cemaat ve tarikat sorunlarını ortaya çıkararak hepsi hakkında özel incelemeler ve yapılanmalar meydana getirebilir.
Örnekle 18 yaşının altındakiler kesinlikle katılamamalı.
Bir toplanma hali içerisindeyken kimseleri rahatsız etmemeliler.
Tarikat ve cemaat yapılanması içerisinde şiddet olaylarına, baskı ve zulümlere kesinlikle izin verilmemeli.
En çok başımıza gelen olay pedofili konusu çok iyi denetlenmeli...
Bütün insan hakları kurallarına tamamen uygun olacak şekilde bir düzenleme ile bu alanlar gereken şekilde vakıf olarak ve devletin çok iyi bir kontrol ve denetleme alanına tabi tutularak yapılandırılabilir.
Bu konudaki millet ittifakının çözümünü doğru buluyorum ve sadakatlik anlaşmasının bu yapılanma için çok elzem olduğunu tekrar belirtmek istiyorum ve bu yapılanma sonrasında tarikat ve cemaatlere üye olan, kula kul olmak gibi absürt bir durumu yaşatan bütün bireylere bunları anlatmak ve açıklamanında bizim işimiz olduğunu düşünüyorum...

Zamanla bilgiler ve çalışmalarımız, Cumhuriyetin güneşi ve etkili olan bütün uygulamaları, tarikat ve cemaatleşme yapılanmalarını aydınlatarak bütün içeriklerini sonlandırmakla ilgili olacaklardır.
Kesinlikle cemaatlerin ve tarikatların doğru bir yapılanma olduğunu düşünmüyor ancak bu durumu böyle bir zamanda kişisel özgürlükler kapsamında ele alarak ve vakıflaştırılarak yapılandırılmasını anlayabiliyorum.
Sadakatlik anlaşması kesinlikle ve kesinlikle bütün bu yapılanmalarda özel bir şekilde meydana getirilmelidir ve uygulamaları, bu anlaşma ile ilgili olarak özel bir şekilde denetlenmelidir.
Varlıksal alan ve bilgilerimiz, zamanla zaten onların yapılanmalarını teker teker sonlandıracaktır. Yani üyeleri her geçen gün azalacaktır.
Bu konuda endişeniz olmasın...
Çünkü hepsi yanlış oluşumlardır.
Tamamen kapatmak ise onları kontrol edilebilirlik ve denetlemeden uzak bir hale getirmek ve başka ve gizli alanlarda bu yapılanmalarına devam etmelerini sağlamak halini meydana getirebilir.
Konuyla ilgili bahsettiğim sorunların bilinmesi ve düzenlemelerin yapılması şeklinde tarikat ve cemaat oluşumları için gereken çözümler sağlanabilir.
Sevgiler. Tık.







|
|
|