Hakikat Tektir ve Kendisini Yaşatmakla İlgili Olan Bilgileri İçermektedir...

Selam :)
Nasılsınız, neler yaşıyoruz değil mi?
Herşey nasılda değişti, nasılda başka şekilde yaşamlarımızın olduğu gerçekleri ile karşılaştık ve akabinde diğer bilgiler...
Aslında aklımda olan bir konu var, onunla ilgili olsun bu yazı diyorum...
Tanrı inancı olanların bu bilgilerle karşılaşmaları sonrasında yaşadıkları ve bu süreçleri ve önemli olanlar hakkında bir kaç söz söylemek isterim, çünkü ben bu konuyla ilgili oldukça derinlemesine bir adanmışlıktan ve sanki bir bütünmüş gibi, en yakın tanıdığım gibi algılamalarla yaşanan inanmalardan çıktımda geldim...
Bu süreçte size zor gelen şeyleride bilmekle ilgiliyim ve önemli olanlar hakkında kendimce bildiklerim olmak zorunda ve ihtiyacı olanlar olabilir diye yazmak istedim.
Çünkü inanç konusunu ciddiye almanın ne demek olduğunu çok iyi bilirim...
Bir şeye inanmakla ilgili olarak, inandığı şeyin ne olduğunun ve kendisine ne gibi yarar ve zararları olacağının araştırılması ve ona göre yorum yapılması...
Bir inanca bağlanabilmeyi becermek ve buna bağlılıkla kendinden feragat etmek, arzularına ve isteklerine karşı gelmek, sırf inandığın şey için kendini yaşamını bile ikinci plana atmak...
Eğer inanılan şeyler yanlış ise bunlar tabiki yanlış şeylerdir ancak bu yanlışlığın içinde de sadakat ve içinde inandığı şeye karşı olan bağlılık gibi erdemler var ve bu durum övgüye değer şekilde dikkat çekicidir...
Zorunlu cahillik yaşayan kişilerin mesela, bende yaşamıştım diyorum hani, inandığı şeylere olan bağlılıkları saygıya değerdir ve yanlışlığı konusu sonraki mesele olarak incelenmelidir...
Bunu başarmış olanlar ve bunun ne demek olduğunu bilenler inancın gücünü, etkilerini, hayatı ve yaşamıda ne denli değiştirdiğini bilirler sanıyorum ve şimdi edindiği bilgiler ile hayatı tamamen değişmek zorunda kalacağının farkında olmalıdır.
Bu kadar uzun zamandır aynı şeye inanılarak kendince sadakatle bağlandığı bir kavramın şimdi yalan olduğunu, inandıklarının doğru olmadığını, bunların obsedör oyunlar olduğunu duyuyor olması, birde şeytanilikle ilgili bir durumu duyarak iki kere şaşkınlık geçirmek gibi bir halin içine düşüyor olması...
İşte çok iyi anlayabiliyorum...
Ben uzun bir süre hiç konuşamamıştım mesela tanrının yalan olduğunu anladığımda, zor zamanlardı...
İnandıklarımın yalan olduğunu anladığım zamanlar...

Birde bunlar alelade bilgiler değil, şeytanların oyunuymuş ve ben aşkı yaşatırdım içimde ve şeytanlar beni bu yolla kandırma derdinde olarak bütün tanrı ile ilgili olayları bana yaşatmışlar...
Nasıl bir pişmanlık ve şaşkınlık ve acayiplikler içine girdiğimi nasıl anlatsam bilemiyorum... :)
Ama şimdi seviniyorum...
Ve bu değişim belki bunlarla yeni karşılaşan sizler için sancılı olabilir...
Bunun nedeni, inanmak kavramını ciddiye alan bir anlayışın olmasından ileri gelmektedir ve bu ciddiyetle baktığın inanmak kavramı, ki içinde böyle bir ciddiyeti yaşatıyorsan, hakikati bilmekse derdin, emin ol inanç erdemsel özelliği sana, içindeki dürüstlük erdeminide aynı etkileri sağlayan olarak varsayarsak, bu yaşattığın ortak erdemsel güçler sana, hakikati sırası ile bildirebilir ve gereken yol çizilerek gösterilir, bu karşılaştıkların en azından seni bu telaşa sokmakla ilgili oldu gibi gör olayın en başında isen...
Çünkü insanlık bir uyku halindedir...
Ve uyutan şeyler işte bu yalan inançlar, yanılgılar ve sahteliklerdir...
Bende her zaman hakikati bilmek ile ilgili oldum... İlk kitabımda bir dua şeklinde hakikati bilmek istediğime dair bir yazı yazmıştım, ''lütfen bana hakikati göster'' şeklinde bir duaydı ve ben belirli aralıklarla oldukça dürüst ve samimide bir istekle bu duayı hep ettim, meğer cevap veren kendi varlıksal alanlarım olmuş, isteklerimi karşılamakla ilgili çalışmasının sonucu olarak ve zamanla benim temel yaşam yönümü belirleyen bir isteğim gibi şekillendi zaten hakikatin peşinde olmak..
Siz hakikati bilmeyi ve öğrenmeyi istemelisiniz, varoluşsal, yaratılışsal hakikat nedir, bunun cevaplarına dair istekleriniz olmalı...
Hakikat, tanrı kavramını yok edebilecek en kolay ve güçlü kavramdır.
Herşeye kadir olduğunu söylediğiniz tanrı fikrini ancak tek olan hakikat bilgisi rahatlıkla yok edebilir ve benzer sahte inançlarıda...
Ve bu yüzden siz bu süreçte istek olarak hakikati bilmek istemekle ilgili olursanız, bu şekilde dua yada neyse amacınıza ulaşma yönteminiz o şekilde bir duruşla kendi inancınıza yön verirseniz, elbet sonuca ulaşırsınız.
Hakikati aramalısınız, düşünmelisiniz, araştırmalısınız, aklınız, mantığınız, edindiğiniz bilgiler ve tecrübeler, bulunduğunuz ortam, hayatınız, insanlar ve tüm yaratılış size neler anlatıyor yada ifade ediyor, samimi ve dürüst bir şekilde bunların peşine düşerseniz elbet gerçekleri bulabilirsiniz...

Bakın benim yaptığım hatayı sizde yapmayın.
Ben obsedör oluşumların etkisi ile bu inanca fazlaca bağlanmıştım ve sorgulayamıyordum bile, tanrı vardı ve konu bitmişti, tanrının yok olduğunu söyleyenleri dinlemiyor ve kendimce bilgilerimle ona methiyeler yazıyordum, söylüyordum, o var sanıyor ve kendi kendime içimde yaşattığım sevginin onunla ilgili olduğunu ve her iyiliğin onunla ilgili olması gibi bir şartlanmanın esiri olarak farkında olmadan bu inanca sarılıyor ve ölünce yaşayacaklarımı, içimdeki inanca ve iyilikle ilgili olmama bağlıyor ve bu güven ve mutluluğunda rahatı ile ölmeyi bekliyor, hatta çok istiyordum ama beklemem gerekiyormuş ve bekliyordum...
Bu inanç yani tanrı inancı özgür irade kavramına çok ters bir inanç zaten, kendi kararımı bile bazen veremediğim anlarım olurdu, benim kendi isteğimle vermem gerekirken bunu yapmıyor, tanrısal olarak ne olur acaba şeklinde onun gözünden olayları incelemeye ve kendimi bir duruma sokmaya çalışıyordum...
Öyle zor bir süreçti ki, bunu şimdi görüyorum çok iyi, o zaman anlamsızca memnundum bide halimden, işte taakii obsedörlerin beni bu inancın bilgisi ile obsede etmeye çalışmaları zamanı gelene kadar, onların elinde beni obsede etmek için başka sebepleri kalmayınca, artık tanrı kılıklarına girdiler ve ben o zaman tanrıyı sorgulamak ve araştırmak fırsatlarını bularak hakikate sonunda ulaştım...
Öyle etkiler altındaki insanlık tanrıya sorgulamaya korkuyor hatta aklına gelmiyor, direk, sorgusuz ve sualsiz inanmalar yaşanıyor...
O rukülar, o secdeler, o ezanlar ve çanlar, ne kadar saçma bir durum ve çağ dışı...

En büyük hata ve obsedör oluşumların etkileri olarak yaptırılan şey: tanrıyı sorgulatmamak, tanrıya inanmayı temelsiz bir şekilde savunmak gibi durumları yaşamamızdır.
Obsedörlerin saldırıları sonrasında yanılgı yaşam alanı sistemi oluşmuştur ve sistemi etkileyen obsedör oluşumlar nedeniyle yazılmıştır o kutsal kitapları ve bu durum bir paket gibi obsesyon için kullandıkları inançlar olarak hazırlanmıştır ve evrimde bunlara inanmayan merkezi kandırmak için ortaya çıkarılmıştır, varlıksal alan bilgilerinden örnekler alarak kendilerini şekillendiren inançlar olmuşlardır.
Her yerden bir delik açarak bizi tuzaklarına çekmeye çalışan koca bir organizasyondan bahsediyorum ama ayılan ve obsede olmayan merkez varlıksal alanlar olduğunda onlar gibi milyon tane de olsa hiç bir şekilde artık karşı koyamaz halde olmaktadırlar. Obsesyon ve obsede olmamak, yaratılış içinde kendi özgürlüğünü ve iradesini ispatlamış varlıksal alanların bildirgesi ve sonsuz zamanlar boyunca güvencesi gibi anlamlandırabileceğimiz bir durumdur...
Yani senin inandığın tanrı nasıl bir tanrı ki kendisini sorgulamamanı ve inandığın durumun içinde şüphelerin olmasına rağmen bunları görmemeni istiyor, sorgulamamanı istiyor...
Felsefeden haz etmiyor olsa gerek, ki kimi dinsel alanlar felsefeyi yasaklamış durumdalar...
Çünkü kendi yalanları ortaya çıkıyor felsefe ile...
Eğrisine ve doğrusuna tanrıya nasıl inandığınızı ve neden inandığınızı, neden bir yaratıcı fikrine ihtiyacınız olduğunu, yaratmak kavramlarının sizin için neden bu kadar önemli olduğunu, bu yaratılış içinde önemli olan şeyin ne olacağını, ve dünya gibi geldiğin yerin belli olmadığı, gideceğin yerinde bilinmediği gibi bir ortamın içinde olman durumlarını da düşünerek, sorgulamalı ve nedenlerine samimice cevaplar vermelisin...
Yok biliyorsan, ben kesinlikle eminim diyecek kadar kendinden eminsen, ben mesela defalarca gittim gördüm, yaşadım geldimde söylüyorum, kendi varlıksal alanlarımın içinde, duyularımın içide bulundum, farkındalığım ve algılarım oldukça yerindeyken hemde, ancak uzun süre kalmam için yapılması gereken çalışmalar var ve bunun için buradayım diyebiliyorum, sen bunun gibi emin olduğun gerçeklerle geldiğin yeri gideceğin yeri bilebiliyorsan, o zaman hadi bakalım, elbet karşılaşırız, çünkü benim bildiklerim sen istemesen bile ve inanmasanda bizi birbirimize bağlıyor ve sen ne durumda olursan ol, nasıl bir yönde, yolda, inançta, aldanışta yada gerçekte, biz bir bütünüz ve sen bu bütünlüğün bir parçasısın...
Ben haklı isem zaten eninde sonunda benim dediğime geleceksin...
Çünkü haklılığımı açıklayan bilgi merkez olmamla ilgili ve ben merkez isem sende eninde sonunda benim söylediklerime inanmakla ilgili olacaksın...

Sen şuan kendi bildiklerine inanabilirsin, baktın olmuyor bu bilgiler, çok zorlanıyorsun, bildiğin gibi devam edebilirsin, çünkü ben bu konuyla ilgili biri olduğum için ve bitmek bilmeyen felsefi cevaplarla kendimi aydılatabildiğim ve konu hakkında bir çok bilgiye de sahip olmam gibi nedenler yüzünden süreci çabuk atlattım, önemli olanları gördüm, felsefi mantık bilgileri hakikati tekledi ve elim kolum mantıksal ve akılsal olarak, felsefi olarak bağlandı zaten, birde gördüklerim, gitmelerim gelmelerim, obsedörler, bende ispat çoktu ama sende olmayabilir zaten olmasıda çok zor bendeki kadar...
Bu sebeple sende okuyarak zamanla bu yanlış inançlarından çıkabilirsin, benimki kadar kolay ve hızl olmayabilir, ama olabilir de, bu sana kalmış...
Bu kadar durum ve olay sonrasında inanç erdemime kısaca şu bilgiler dışında her hangi bir ekleme yapmıyorum artık...
Kendime, sevgiye, vissaya ve varlıksal alanlarıma inanıyorum...
Ben başka bir şeye inanmıyorum.
Ve dediğim gibi bende senin merkezin isem sende bunlardan başka şeye inanmayacaksın artık...
Zamanla anlayacaksın bunu...
Merkez olarak bu hakikatleri ortaya çıkarmak benim görevimdi zaten ve bunu sana senin anlayacağım şekilde açıklayıcı çalışmalar yapmak, bunlar benim görevimdi zaten ve ben görevimi yaptım, şimdi sıra senin görevinde...
Bunları anlamak...
Böyle kıymetli ve beni etkileyen bir özelliğimi bilmediğim şeylere kesinlikle yöneltemem, yani inancı, çünkü yöneltince neler yaşadığımı ben bilirim..
Ben tanrıyım diye yanıma gelmeyen şeytan kalmadı, bekle ki tanrı gelsin yardım etsin, etmediğim dua kalmadı mesela, şeytanlar bir çok gün tanrı kılığına gire gire sonunda beni kandırabilmek amaçlarının ardındaki bana yarayacak olan bilgiyi, hakikati bulmamı sağladılar, farklarında bile olmadan...
Ben birde şunu söylemek istiyorum, '' bu obsedör yaratıkların yaptıkları en gerçekçi oyunlarından biri iyi varlık taklidi yapmaktır... ve ustalık aşamasında olduklarını da söyleyebilirim, iyi varlık taklidi yapmaları, senin için iyi olan ne ise onun yerine geçerek senin için etkileyici olan iyilikler şeklinde davranarak, seni kandırmak onların obsesyon metodudur ve ben bu konuyla ilgili olarak bir çok kez acaba mı diye de düşünmüşümdür...
Hayır, iyi olamıyorlar, ama taklit yapıyorlar, hemde çok başarılı şekilde, içlerinde bütün kötülükleri yaşatırlarken, dışarıdan iyiliği, sahte ve kötülük için kullanmak şeklindeki bir amaçla ancak taklit şeklinde oynayabiliyorlar, sahteliğin, yalanın, kinin, sinsiliğin sonucu bunlar... Yoksa bizi yok etmeyi arzulayan yaratıklar sürüsüdür onlar... Seninle ağlar ve üzülür ve dertleşir, gözüne bakar, sonra anlamlı gelen sözler sözler, diyelim ki insan kılığında, arkanı döndüğünde bakarsın ki seni tuzağa düşürmek için birşeyler yapmanın derdinde...
Pis pis şeytani gülüşlerini görürsün...
Ya hiçlikten daha geri bir seviyede yaşam algılarının, durum ve hallerinin olması da nasıl birşeydir değil mi?
Yok olma halleri onlar...
Olmamanın daha iyi bir durum olduğunu, hiçlik halinin bu yok olma halinden daha çekici ve mantıklı bir oluş hali olduğunu düşünüyor, anlıyorum.
Ama olsun...
Önemli olan sonuç derim her zaman bu konumuzla ilgili olarak, şu an nasıl bir durumda olduğumuz önemli benim için, hakikatle ilgiliyim ve geçen bütün olumsuzluklar sonsuz zamanlar boyunca yapacağım merkezlikle ilgili bana tecrübe oldu...
Ben buradan size bunu rahatlıkla söyleyebiliyorum, istediğiniz bütün cevapları alabilecek imkanlarımız ve istediğiniz herşeyi oluşturabilecek güçlerimizin olduğu zamanlarınız gelecek ve böyle zamanların içinde olduğunuzda ihtiyacınız olan şeyin sonsuz zamanlar boyunca ne yapacağınızı bulmak olacaktır ve bizlerin böyle sonsuz bir amacı var ama biliniz ki şimdiden tanrı konusu umrunuzda bile olmayacak o anlarda, sen herşeyi biliyorsun, her istediğini yapıyorsun zaten...
Biz birde tanrılara bu bilinmezliğin içinde bize yol göstermesi ile ilgili olarak da inandık, işte gerek de yok ki...
İşte bu bilgiler ve hakikatin tek olmasıyla ortaya çıkan gerçekler sonrasında yaşananlar ve obsede olmayan bir varlığın varlıksal alanlarında bulunman ve hakikati mecburen anlamak ve bilmekle ilgili olacağın anlamına gelmektedir..
Bu yazılar tamamen aydınlamanıza yardımcı olmak ve bu konuyla ilgili obsedör etkileride yok etmek amacındadır. Tanrı konusu ve dinler ve inançlar ve bir şeylere inandırılmak konusu en güvendikleri kaleleriydi...
Ve yıkıldı gitti...

Son olarak benim bildirdiğim hakikat, siz istemeseniz bile sizi benim yanıma getirecek şekilde bir durumu yaşatmaktadır ve istesenizde, istemesenizde ve ben dediğim gibi merkez isem size göre, zaten sizde bunların hepsine inanacak ve hakikat olduğunu anlayacaksınızdır...
Değil mi?
Öpüyorum hepinizi..
Şix


|
|
|