Zaman Nedir? Zamanın Yapısı ve Özellikleri Nelerdir? Zaman Duyusal Özelliği, Zamanın Felsefi Tanımı

Zaman, geliştirici, kendisine ait bir oluşturma gücü olan, bir çok özellik ve  eylemin, erdemin içeriğinde, yapısında bulunan, var olma halinin doğal bir özelliği şeklinde bir çok etki ve durumu yaşatan, ortaya çıkaran ve her varlığın kendisine özel duyu olarak tezahür etmiş varlıksal bir özelliktir. Zaman, yaşamın akışını sağlayan etki özelliği ile geçen anların, tarihlerle belirtilerek adlandırmaya alıştığımız yaşanan olayların başlıca sebeplerinden biridir. Bir olayın hem öncesi hem de sonrası olmak durumdadır ve ilk ve sonlar, eski ve yeniler, başlangıçlar ve bitişler, 1. ler 100. ler, önceki sonraki ve bunun gibi bir çok örnekle zamanın aslında yaşadığımız her olayın, durumun içerisinde var olduğunu söyleyebiliriz.

Bir partiye gitmek ve sonrasında gelmek ve bu olayı yaşamanın içerisinde zaman, gidip gelmek ve bu arada yaşananlar sırasında bir anlar ve olaylar dizilimi şeklinde anıları oluşturmak, değişime sebep olmak, ve geliştirici özellikleri ile kendisini gösterir. Zamanı durdurabilmek gibi özelliklerimiz olsaydı gelişimi, değişimi durdurmalı, karar verdiğimiz andaki özelliklerimiz ile kalmalıydık. Çünkü zaman, gelişim ve değişim özelliği ile bir uyum içinde çalışan bir duyudur. Dolayısı ile bu genel özellikleri yaşamayı da sonlandırmak zorunda kalırdık. Zaman olmaz ise her yaşanan parti ve içeriği ve yaşananlar hep aynı olurdu. Aynı tecrübeler edinilirdi. Aynı şeylere eğlenip, aynı şeyler görür ve duyardık. Hiç bir şey değişmeden ve gelişmeden, hep o belirlenen aralıktaki zamanı yaşayarak zamanı durdurabilir ve sonuç olarak aynılık içinde kalırdık. 

Zaman, dediğimiz gibi varlıkların kendilerine özel duyusal bir özellik şeklinde çalışmaktadır. Şu sorunun cevabını vermeniz gerekse, ışığın kaynağı güneştir, rüzgarın kaynağı atmosfer, peki zamanın kaynağı nedir? Nerededir? Zaman kavramını çalışır şekilde tutan faktör nedir? İşte bu kaynak, varlıkların kendilerindeki özellik şeklinde var olan duyusudur. 

Her varlığın kendi zamansal ayarlarını ve çalışmalarını yapan duyusal özelliği vardır. Zamanın her varlığa özel olduğunu daha iyi açıklamak için örnek vermek gerekirse; Mesela, iki kişi olsun, bunlar aynı yerde ve karşı karşıya dursunlar, ve onlardan biri ıstırap çekerken diğeri de oldukça mutluluk duysun. İçlerinden birine sorduğumuzda zamanının nasıl geçtiğini, oldukça kötü, keşke zaman hemen geçse, geçmek bilmeyen bir zamandayım sanki şeklindeki cevabının ardından, diğerine sorulduğunda, zaman ne kadar hızlı ve güzel geçiyor, her şey ne kadar mutluluk verici, bitmesini istemediğim zamanlar yaşıyorum şeklinde başka bir cevap verirdi. 

Bu iki gözlemci varlık aynı yerde, aynı mekanda, aynı özelliklerde ancak biri ıstırap, diğeri mutluluk içindeyken zaman tanımları neden farklıdır? Zaman tek ise o zaman ikisinin de aynı tanımları yapması gerekmez miydi zamanları ile ilgili. Istırap ve mutluluk tanımlarını bu örnekle en iyi zamanı kullanarak yapabiliriz demekteyiz. Istırap, varlıkların zamanlarının çok kötü geçmesi, bitmek bilmeyen zamanları yaşaması ve varlıksal olarak düzensizliklerin meydana geldiği anların yaşanması halidir. Mutluluk ise varlıkların zamanlarının oldukça güzel, hazlar ve heyecanlar içinde geçmesi ve varlıksal olarak bir düzenliliği yaşıyor olması şeklinde tanımlayabiliriz. Zaman bu tanımlarda da kendisinin varlıklara özel olduğunu açıklamış durumdadır. Burada önemli olan saat gibi bir aletin akrep ve yelkovanlarının ilerlemesi ve sonucunda ortaya çıkan matematiksel rakamların belirttiği bilgilerle belirlenen zaman tanımı değildir, önemli olan varlıkların bu zaman tanımlarını nasıl algıladıkları, nasıl geçirdikleri ve bu zamanların onlar için neler ifade ettiğidir.

 

Kimi varlıkların zamanları o kadar hızlı bir gelişim içinde onları teşvik etmektedir ki, kimi varlıkların ki ise oldukça yavaş bir şekilde gelişimini kendisi için sağlamaktadır. Bir varlık için sabah uyandığında gece olana kadar geçen süre göz açıp kapatıncaya kadarken, kimi varlıklar için bu zaman zarfı geçmek bilmeyen anlardan meydana gelir. 

Saat, ölçüm aletleri, gece gündüz, aylar, günler ve benzeri şekilde aletlere uyarlanarak kendi varlıksal özelliğimiz olan zaman duyumuz bilgimizden çıkmıştır. Zamanı sadece bu aletlerin ve hesaplamaların içeriğinde bahsedilen anları ifade ettiğini sanarak yaşamaya başlamışız. Gece ve gündüz olmadan, saat ilerlemeden beklesek, zaman kavramı yine çalışır ve bizler değişim ve gelişim hali içinde oluruz. 

Bu ölçüm aletleri ve hesaplamalar yanıltıcıdır, zamanı belirli kavramlar içine sıkıştırarak gerçek mahiyetini gizlemiştir. Çünkü varlıkların kendilerinde duyu olarak bulunan zaman, oldukça değerli bir özellik şeklindedir ve bu özellik her zaman kıymete değer ve verimli bir şekilde geçmesi durumunda olmalıdır. Başlangıçta hiçlik vardı, hiçlik bilginin olmadığı alanlar olarak tanımlanır, hiçlikte hiç bir şey yoktur. Bilgi yoktur, dolayısı ile tanımlanamaz özelliklerdedir. Bilgi ile bu şekilde tanımlanarak tanımlanamadığı belirtilebilen nadir kavramlardandır. Ve bir hiçlik alanı oluşturabilirseniz bir gün bir yerlerde, belki de bambaşka ortamlarda yada zamanlarda, o zaman o hiçliği zamanın saniyede 1 milyon yıl geçmişçesine bir zaman kapsülü içine de alın, ki hiçliği oluşturabilecek konuma gelenler için bununda yapılması çok mümkün olur, işte o zaman bilginin olmadığı hiçlik alanı zamanla temas ettiği için kendi içinde kendi kendine ortaya çıkan oluşumlar meydana getirir ve zamanın yaratıcı ve geliştirici ve değiştirici gücü bu deneyle ispatlanabilir. Hiçlikte bile kendi oluşumsal özellikleri nedeni ile geliştirici olarak var olma halini yaşatır. Hiçliğin gelişmiş hali var olmaktır ve bir oluşum olarak var olmayı yaşamaktır. İşte zaman nere ile temas ederse, oranın yapısına göre orayı geliştirici şekilde etkiler.

Zaman nere ile temas ederse orada mutlaka değişim, gelişim söz konusu olur. Bu değişim ve gelişim her zaman ileriye doğru gitmekle ilgilidir, nitekim varlıksal olarak sevgiyle ilgili erdemleri yaşatıyorsanız. Yoksa zamanınız size varlığınızda olumsuz eylemleri yaşattığınız için geriye götürecek şekilde bir değişimi yaşatır. Şimdi, şu örnekte yeterince açıklayıcı... 

Zamanı yaşamında en kıymetli şey olarak gören varlıkların yanında, zamanı nasıl geçirmesini bilmeyen varlıkların olması yeterince zamanın kişilere özel bir kavram olduğunu açıklamaktadır. Bu şartlar ve imkanlar bakımından bir ayrılığın sonucu olarak değil, zamanı kıymetli olana diğerinin şartları ve imkanlarını verseniz, O yine aynı imkanlarla zamanını kıymetli geçirmenin bir yolunu bulurdu. Çünkü geçen zamanına kıymet katmakla ilgili olarak duyusal özelliği yeterince bilgili ve tecrübelidir. Kendisindeki zaman duyusal özelliği kendisini kıymetlendirecek şekilde yapılanmıştır ve her zaman, O'nun için artık kıymetli olarak gelir, algılar, yaşar. 

Zaman gibi henüz haberimizin olmadığı bir çok duyusal özelliğimiz, kendilerini fark etmemiz için bizleri beklemektedirler. 

Peki zaman duyusal özelliğimizi nasıl kullanacağız? Zamanın gerçek mahiyetini anlayarak ve bu zamanda, bu ortamda bulunmanın nedenlerini öğrenerek, imkanlar ve şartları da değerlendirip en iyi şekilde zamanı geçirmek şeklinde bir kullanımla, ve bu şekilde zamanınızı boşa harcamayarak, onu sürekli olarak kıymetlendirerek bir yapılanma sağlayarak... Ve ileride artık bu güzel yapılanma sayesinde zamanınız kendi kendine size anlarınızı kıymete değer şekilde algılatır, yaşatır, hissettirir. Zamanla ilgili bir farkında olmayış hali geçiren varlıklar için zamanının mahiyetini anladıktan sonra bu yapılanmayı sağlayana kadar zamanlarınızı yapabileceğinizin en şekliyle geçirmek, zaman duyusal özelliğinizi yapılandırmak hakkında bir çalışma başlatmanız sayılabilir. Ve belki de bir yerlere not da alabilir, kendi duyusal özelliğiniz olan zamanınızın nasıl geçmesi, nasıl hissettirmesi gerektiği şeklinde bir bağ kurmanıza sebep olarak ve kendisini yapılandırmasına yardımcı olacak bu gibi uygulamaları deneyebilirsiniz. Zaman duyusal özelliğiniz, sizin haberiniz yokken sizin zaman ile ilgili algılarınızı ve tecrübelerinizi kaydetmiş olabilir ve elinizde olmadan bu kayıtların etkisi altında olabilirsiniz. Yani saat çalmadan her sabah dakik bir şekilde uykunuzda olduğu halde uyanmak gibi...

Her sabah saat ötmeden aynı saatte kalkanlar, uyaranlar olmadan dakik olarak aynı şeyleri yapabilmeyi başaranlar, hep zaman duyusal özelliklerinin kendileri ile bir uyum içinde çalışması halini yaşamaktadırlar, bunun bilincinde olup olmamaları duyusal özelliğin çalışmasını etkilemez. Bunun adına alışkanlık diyerek gerçeğin üstü de kapanmıştır. Tabii ki zamanların en güzeli ve kıymetlisi her zaman sevgi ile ilgili yaşananlar söz konusu iken mümkün olur. Olumsuz eylemleri uygulamamayı başarmış ve erdemleri kendi varlıksal alanlarında uygulamayı başaran varlıkların zamanları oldukça kıymetli, değerli, mutlu ve istediği yönde geçer. Bu bilgilerden sonra zaman duyunuzu tanıyarak zamanla onu hissedebilir, zamanın gerçekten size özel bir kavram olduğunu görebilirsiniz. Rüyalarda aslında bu konuda belirleyicidir. Kimileri için saatler süren rüyalar, kimileri için dakikalardır ve bu kadar başka şeylerin yaşandığı olaylar söz konusu iken zaman kavramlarının aynı olması da mümkün olamaz. Zaman, genel olarak bir işleyişi uygulaması anlamında tanımlanabilecek kadar varlıklardan ayrı ve  uzak değildir. Varlıkların olmaz ise olmaz özelliklerinden biridir, tıpkı farkındalık duyusu, görmek, duymak, tatmak, koklamak ve diğerleri gibi. Eğer bu duyusal özellik olmasaydı olgunlaşamaz gereken gelişimi gösteremezdiniz. 

Tekrar sormak istiyorum, zaman genelle ilgili ve tek ise, ışığın kaynağı güneş, rüzgarın kaynağı atmosfer, peki zamanın kaynağı nedir?